AMAÇ EKONOMİSİ: Çalışma hayatlarımızdaki anlam arayışı

Amaç Ekonomisi, Aaron Hurst tarafından oluşturulan ve çalışanların işlerinde daha belirgin bir toplumsal amaca hizmet etme arzusunu yansıtabilmek için çalışma hayatının nasıl değiştiğini açıklayan ifadedir. Amaç Ekonomisi teorisi uzun vadede şirketlerin  net toplumsal amaç anlayışlarına sahip olması durumunda daha büyük başarılara ulaşacağını söyler.

Hayal et:

Tam sana göre bir kariyerin var. Haftanın her günü uyanıyorsun ve çalışmak için can atıyorsun. Müşterilerin ve çalışma arkadaşlarınla olumlu bir ilişkin var, kendinden daha büyük bir 'amaca' katkı sağladığını hissediyorsun ve birey olarak sürekli gelişiyorsun.

Pazartesiler artık bir işkence değil. Mutlusun ve amaç anlayışını bulduğunu fark ediyorsun.

İyi duyuluyor, öyle değil mi? Hatta belki biraz fazla iyi? Peki ya bu senaryonun sadece bir hayalden öte olabileceğini söyleseydim? 

Bu, aslında bizim neslimizdeki insanların günümüzde aradığı çalışma hayatı. Aynı zamanda da amaç ekonomisinin tüm çalışanlar için nihai hedefi.

Peki amaç ekonomisi nedir?

Amaç ekonomisi, sadece bilgi, ürün ve hizmetlerin değil, insanlar için amaçların yaratılması etrafında yönlendirilen ve organize edilen bir ekonomi modelidir. Çalışma ve günlük hayatımızın “anlamlı” olması için kurduğumuz hayallerin bir yansıması. Peki bu ne anlama geliyor?

"Amaç ekonomisi, iyi fikirlerin akışını, olumlu ve etkili hizmet ve ürünlerin yaratılmasını teşvik eden ve nihayetinde dünyaya iyiliği yaymak için çabalayan daha verimli bir yoldur."

Hepimiz günümüzdeki ekonomik modelinin ürün ve servis akışı üzerinden şekillendiğini biliyoruz. Bir meyve şirketi elma üretir, onları markette satar ve bizim gibi normal insanlar, yani tüketiciler bu elmaları alır. Bu meyve şirketine kâr getiren sonsuz bir döngünün yalnızca küçük bir kısmı ve ekonomi yıllardır hemen hemen her ürün için bu şekilde işliyor: arabalar, kıyafetler, teknolojik aletler…

Bu günlerde işler değişiyor. İnsanlar artık hayatları için bir anlam arayışına başladı. Modern kişiliğimizin büyük bir parçasının çalışma hayatımız olduğunu hesaba katarsak bu anlam bulma arzumuzun işlerimize yansıması çok normal. Artık insanlar sadece elmaları satmak değil aynı zamanda elmaları sattıkları için iyi hissetmeyi de istiyorlar. Amaç ve kendini ifade etme yolculuğuna yapılan bu keşif kurumsal davranışları yeniden şekillendiriyor ve yeni ekonomik fırsatlar yaratıyor. İş dünyasına “Kurumsal Sosyal Sorumluluk” gibi fikirlerin dahil edilmesi sağlanıyor ve şirketler çevre dostu, insan dostu ve etik süreçler yönetebilmek için çaba gösteriyor.

"Y kuşağı sosyal bir taahhüt bekliyor ve sosyal sorumluluğu olan işletmeler arıyor." -Danny Rimer

Milenyum kuşağın (Y kuşağı) %85’ten fazlası satın alım kararlarını (ve bir markayı çevrelerine önerme kararlarını) şirketin sorumlu kararlarına göre belirliyor. Şu anki neslin, Toms gibi “her bir satışa karşılık bir bağış” kampanyası yürüten ve Patagonia gibi tüketicileri ceketlerini satın almamaya teşvik eden markaları desteklemesinin sebebi de bu. Ters psikolojide bir hile gibi görünen bu durum,  tüketicilerin sürdürülebilir düşünmesini sağlamak üzere atılan gerçek bir adım. İhtiyacın olanı al ve daha fazla alma.

Amaç ekonomisi fikri neden önemli?

Önemli çünkü amaç ekonomisi şu anki neslin sürekli olarak dünyaya iyiliğ yaymak için çabaladığının bir kanıtı. Amaç ekonomisi içerisinde her insan farklı bir etki yaratmak için uğraşıyor.

Şimdi bu makalenin en başındaki ideal çalışma hayatına dönelim. Bu tarz bir çalışma hayatı sana düşündüğünden çok daha yakın. Eğer yetkinliklerini ve değerlerini aradığın iş ile özdeşleştirebiliyorsan altın değerindesin. Yeni, etki odaklı bir kariyer peşindeki Y kuşağı potansiyel işverenlerinde bu üç özelliği arıyor:

  1. Olumlu ilişkiler kuracak mıyım?

İlişkiler hayatı ilginç hale getirir. Hayatlarımızda farklı insanlar olmasaydı ne kadar sıkılırdık? Çalışma arkadaşlarımız ve müşterilerimiz ile kurduğumuz veya bozduğumuz ilişkiler çalışma deneyimlerimizi etkiler. Çevremizdeki bu insanlara gerçekten yardım etmek istediğimizde ise ilişkilerimiz çok daha belirgin önem taşır. 

2. Etki yaratacak mıyım? 

Yeni iş arayanlar kendilerinden daha büyük bir amaca katkı sağladıklarını hissedebilmek istiyor. Fark yarattığını düşündüğümüz işler yaptığımızda - toplumsal veya bireysel seviyede- içimizde daha büyük bir amaç hissi uyanır. 

Bir etki yaratmak istemek sizi kâr amacı gütmeyen kuruluşlar, STK'lar veya sosyal sektörlerdeki kariyerlerle sınırlamaz. Yaptığınız işle tatmin olduğunuzu hissettiğiniz ve şu ya da bu şekilde olumlu bir etki yarattığınıza gerçekten inandığınız sürece, amaç duygunuzu tespit etmek kolay olacaktır. Yerel bir hayvan barınağında çalışan bir gönüllüden, The Walt Disney Company'de gelecekteki iş planlarına dahil etmek için yeni kurumsal sosyal sorumluluk stratejileri düşünen üst düzey bir yöneticiye kadar herhangi biri olabilirsiniz. Herkesin amacını bulduğu yer farklıdır, bu yüzden her birimiz kariyerimizi en etkili olacağına inandığımız şeye göre şekillendirme özgürlüğüne sahibiz.

3. Gelişecek miyim?

Gelişmek birçok farklı şekilde olabilir ve karşınıza bir çok farklı yerde çıkabilir. Bu aynı zamanda kişisel bir tercih meselesidir çünkü bir kişi kurumsal merdivendeki mesleki yeri açısından büyümek isteyebilirken, başka bir kişi kişisel deneyim açısından büyümek ve yeni bilgiler edinmek veya kendisini korkutan bir şeyle meşgul olmak isteyebilir - paraşütle atlama gibi. Kişisel gelişim son derece benzersiz bir deneyimdir ve kendinize “Nasıl gelişmek istiyorum?”, “İnsanlarla tanışmak mı istiyorum yoksa yeni bir şeyler öğrenmek mi?”, “Bir korkumu mu yenmek istiyorum yoksa yeni bir yetkinlik kazanmak mı?” gibi sorular sormanızı gerektirir. Bu tarz soruların cevaplarını bulmak çalışma hayatınızda neyin ve neden önemli olduğunu anlamanıza yardımcı olacaktır.

Amaca yönelik bir kariyer bulmanın üç ön koşulu bunlardır. Kendinize bu soruları sorup etkili bir şekilde cevaplarsanız amaç ekonomisinin verimli bir üyesi olma yolunda ilerlersiniz.

Dünya hakkında bu tarz düşünmek Y kuşağının sürdürülebilirlik alanında yeni işler kurmak, yeşil teknoloji ve diğer herhangi bir sosyal ilerleme çerçevesinde girişimlere atılmasına sebep oldu. Çalışanlar artık daha dikkatli, bilinçli ve ne yaptığını biliyor. Zamanın israf edildiği ve değerli kaynakların boşa harcandığı günler geride kaldı.

Çalışma alanlarında daha büyük bir amaç duygusuyla çalışanlar daha üretken ve yaptıkları iş konusunda daha heyecanlı. Amaç duygusuna sahip insanların yüksek performans göstermeleri ve liderlik pozisyonlarına gelmeleri daha mümkün. Ve son olarak da daha üzün süre yaşadıkları düşünülüyor :) 

Amaç ekonomisi, iyi fikirlerin akışını, olumlu ve etkili hizmet ve ürünlerin yaratılmasını teşvik eden ve nihayetinde dünyaya iyiliği yaymak için çabalayan oldukça verimli bir yoldur.

Kendi amacını keşfetmene yardımcı olabilecek bazı öneriler:

1. Simon Sinek: Neden ile Başla

2. Hector Garcia, Francesc Miralles - IKIGAI

Next
Next

İYİMSER MARKALAŞMA #1: Ölü taklidi yapmak yok!