KAPİTALİZMİ YENİDEN İCAT ETMELİYİZ

Daha iyisini inşa etmek için kapitalizmi yeniden icat etmeliyiz. Peki, bunu nasıl yapacağız?

Krizler; daha adil, daha dayanıklı ve sürdürülebilir bir dünya inşa etmek için şansımız olabilir mi?    Görsel: MW on Pixabay

Krizler; daha adil, daha dayanıklı ve sürdürülebilir bir dünya inşa etmek için şansımız olabilir mi?

Görsel: MW on Pixabay

  • Pandemi, sistemlerimizin ve kurumlarımızın kırılgan birçok yanını ortaya koydu.

  • Buna rağmen bize daha dirençli ve sürdürülebilir bir dünya kurma şansı sunuyor.

  • İhtiyacımız olan yeşil, kapsayıcı geleceği inşa etmek için işletmeler ve karar alıcılar ne yapabilir?

Devam eden pandemi nedeniyle dünya dengesiz bir hâlde, uzun süre de öyle kalacak gibi görünüyor. “Yeni normale” alışmaktansa COVID-19’un bir domino etkisi yaratmasına, (hem olumlu hem de olumsuz) birtakım kesintileri tetiklemesine hazırlıklı olmalıyız.

Virüs, pandemiden sonraki dünyada cevap bulmamız gereken (işletmelerde, tedarik zincirlerinde, ekonomilerde, sağlık sistemlerinde ve siyasi kurumlardaki) birçok zayıflığı ortaya çıkardı. Doğal, toplumsal ve iktisadi sistemlerimizin bağlantılarının altını çizdi, zayıflıkların ve olumsuz etkilerin birikmesine izin verirsek doğabilecek sistemik risklerin ölçeğini şiddetle hatırlattı.

Yalnızca günümüzde değil, gelecekte de daha dirençli ekonomiler ve işletmelerin başarılı olabileceği bir dünya yaratmak istiyorsak, kapsayıcı ve yeşil bir iyileşme süreci çok önemli. Bazı ülkelerdeki kurtarma ve teşvik paketlerinin bu kriterler gözetilerek tasarlandığına dair umut verici işaretler olsa da bu kesinlikle evrensel değil. Pek çok devletin 2007-2008 finansal krizinin ardından yaptığı hataları yinelemesi kaçınılmaz görünüyor. Oysa bu krizin ardından uygulanan politikalar eşitsizliği daha da ağırlaştırmış, sürdürülemez sonuçlara yol açmıştı.

COVID-19’un ardından iyileşmek, her şeyi eski hâline döndürmek anlamına gelmiyor. Sistemin salgın tarafından ifşa edilen derin kırılganlıklarına yanıt vermek için daha iyisini inşa etmeli, sıfırdan başlamalıyız. İşletmeler için daha iyisini inşa etmek kurumsal sosyal sorumluluktan fazlasını gerektiriyor, pazarı bağlı olduğu doğal, toplumsal ve iktisadi sistemle uyumlu hâle getirmeyi içeriyor. Gerçek anlamda direnç göstermek, adil ve sürdürülebilir esasları gözeterek büyümek, gerekirse kapitalizmi yeniden icat etmek anlamına geliyor.

Direnç

Bir sonraki kriz geldiğinde hazırlıklı olmak için, şirketlerin mali yönetimden tedarik zinciri şekillendirmeye kadar her alanda verimlilik ve direnç arasında daha iyi bir denge kurması gerekiyor. Karmaşık tedarik zincirlerinin yerini daha basitleri alabilir. Üretim ekipleri için “her ihtimale karşı” sloganı, “tam zamanında” sloganını geçersiz kılabilir.

Tüm risklerin (mali, çevresel, toplumsal) doğru anlaşıldığından, ücretlendirildiğinden ve mümkün olduğunda hafifletildiğinden emin olmak için işletmeler birçok paydaşla işbirliği yapmalı. Şirketlerin sorumluluklarını yerine getirmeleri için kapsamlı ve bütüncül risk analizleri tercih etmeli.

Nihayetinde doğru kurgulanmış sistemler kadar direnç gösterebiliriz. İşletmeler sistemsel direnç ihtiyaçlarıyla ve bu konudaki zayıflıkları ile yüzleşmeli. Bunun COVID-19’un ardından mümkün olabilmesi için zayıflamış ekonomiler, sarsılmış topluluklar, aşırı sömürülmüş doğal ekosistemler için yenilenmeye ve gelecekteki kesintilerle başa çıkma kapasitemizi artırmak için uyum sağlamaya yatırım yapılması gerekiyor.

Gelecekteki büyüme

“Yeşil” teşvik (green stimulus) önlemlerini savunanların iddiası çok net: Bu tür önlemler kısa vadede daha fazla istihdam ve adil büyümeyi sağlıyor, uzun vadede ise iklim krizi ve biyoçeşitlilik kaybına bağlı riskleri azaltıyor. Nitekim müdahale edilmediği takdirde bu iki kriz de ekonomilerimizi ve toplumlarımızı COVID-19’a kıyasla daha büyük bir yıkıma uğratacak.

COVID-19, iklim krizi gibi fiziksel bir zarara yol açmadı, o ekonomilere bir darbe indirdi. Bu yüzden şimdi, ekonomik iyileşme için doğru okumamız gereken önemli bir konu var: pandemi sonrasında halkın taleplerinin geleceği. Özellikle de müşteri güveninin ve harcamalarının kriz öncesi seviyelere çıkmasının yıllar sürmesi çok olasıyken.

Ekonomileri karbondan arındırmak, ekonomik iyileşmeyi başlatmada ve iyi işler yaratmada gerekli talebin kaynağı olabilir. Günümüzde iklim hedeflerini işletme stratejilerine dahil etmek, uzun vadeli başarı getirmek konusunda her zamankinden daha etkili olabilir.

Kapitalizmi gelecekten korumak

COVID-19 günümüz kapitalist ekonomilerinin kırılganlığını ve toplumsal açıdan olumsuz etkilerini ifşa etti. Daha sürdürülebilir ve kapsayıcı bir modele geçme argümanlarını güçlendirdi. Pandemi, Milton Friedman’ın “statükonun tiranlığı” adını verdiği olguyu zayıflattı, gerçek değişimin mümkün olduğu bir bağlam yarattı. Kapitalizmin bugünkü modelinin merkezindeki bozuk girişimleri ve bilgi akışlarını düzeltmek için bu fırsatı kaçırmamamız çok önemli.

Çevresel ve toplumsal zararın maliyetlerinin sorumlu şirketler tarafından karşılanması için devletler ve kanun koyucular gerekli müdahaleleri yapmalı.

ESG - Çevresel, Sosyal, Kurumsal Yönetişim (environmental, social, corporate governance)

Uzun vadeli çevresel ve toplumsal direnç ile karşılaşma pahasına kâr etmeye dayalı modelden vazgeçilmeli.

Şirketler, aldıkları riskler, yarattıkları etki ve sürdürülebilirlik stratejileriyle ilgili paylaştıkları bilgilerin kalitesini ve tutarlılığını artırmalı, bunları hizmet karşılığı ödeme yapma biçimlerinden, iç yönetişim yapılarına dahil etmeli.

Yatırımcılar da bunun karşılığında finansal analiz ve değerlendirme modellerine çevreye, topluma ve yönetişim biçimlerine dair kapsamlı kriterler eklemeli. ESG (environmental social corporate governance) adı verilen bu tür fonların 2020’nin başından bu yana geleneksel fonlara kıyasla çok daha iyi bir performans göstermesi yatırımcıları ve işletmeleri bu alandaki çalışmalarını hızlandırmak konusunda teşvik etmeli. Kapitalizmin sürdürülebilir ve kapsayıcı bir yenilenmeye gitmesi için şirketlerin sermaye maliyetinin yönetişim kalitelerinin yanı sıra toplumda ve çevrede yarattıkları etkiyi yansıtmaları da önemli.

Daha iyisini inşa etme (“normale dönmektense” sıfırdan başlamak ve yeniden keşfetmek) fırsatını kaçırırsak, sistemsel riskler ve kırılganlıklar birikmeye devam edecek, gelecekteki krizlerin gerçekleşme olasılığını ve yıkıcılığını artıracak. Yaşattığı trajediye rağmen COVID-19’u bir kaldıraç gibi kullanmalıyız, küresel ekonomiyi gerçek anlamda olumlu bir değişime teşvik ettiğinden, bizi gezegenin sınırları içinde herkesin refah içinde yaşayabileceği bir dünyaya yaklaştırdığından emin olmalıyız.

Kaynak: World Economic Forum https://www.weforum.org/aenda/2020/07/to-build-back-better-we-must-reinvent-capitalism-heres-how/

Previous
Previous

NIKE’IN GÜCÜ: HİKAYE ANLATICILIĞI

Next
Next

innocent: COCA COLA’NIN MASUM İÇECEĞİ