MODA ENDÜSTRİSİNDE TERS GİDEN NELER VAR?

Kaynak: THE TRUE COST Production Still

Kaynak: THE TRUE COST Production Still

“Eğer açlık ve mutsuzluk yaratıyorsa, en iyi kumaşta bile güzellik yoktur.” Mahatma Gandhi

Son 20 yılda giysi fiyatlarındaki düşüş, giderek daha fazla kıyafet almamıza neden oldu. Artık ebeveynlerimizin sahip olduğundan 5 kat daha fazla kıyafetimiz var. “Daha ucuza daha fazlasına sahip olma arzusu”, bu denklemin arkasında ne olduğunu öğrenene kadar hepimize harika hissettirdi.

Peki bu denklemin arkasında ne var?

“Ucuz” ürünlerin artışı, aslında yalnızca üretim maliyetlerinin azalması ile mümkün oluyor. Bunun da sağlığımız, gezegenimiz ve hazır giyim işçilerinin yaşamları üzerinde ciddi ve ‘pahalı’ sonuçları oluyor. Bunları; Hızlı moda, Zehirli kıyafetler, Çevresel etki ve Çalışma koşulları başlıkları altında inceleyelim.

  1. Hızlı Moda: Dolaplarımızdaki Canavar

Bir giysiyi beş defadan fazla giymek zor hale geldi. Neden?

  • Konfeksiyon kalitesi her yıl düşüyor. Sonuç olarak, giysilerimiz hemen solmuş, şekilsiz veya yıpranmış görünüyor.

  • Trendler o kadar hızlı değişiyor ki ayak uyduramıyoruz. Sadece güncel kalmak için bile satın almaya devam ediyoruz.

Hızlı Moda: Ucuz, tek kullanımlık giysilerin seri üretimi. Yılda sayısız yeni koleksiyon, bizi sürekli modası geçmiş hissettiriyor ve bizi daha fazlasını almaya devam etmeye teşvik ediyor.

b1.jpg
b2.jpg
b3.jpg
uuzn2.jpg

2. Zehirli Kıyafetler

Giysilerimizdeki zehirli maddeler

Kimyasallar, tekstil üretiminin elyaf yapmak, kumaşları ağartmak ve boyamak gibi neredeyse her aşamasında kullanılıyor. Mağazalara geldiklerinde giysilerimizde "% 100 doğal" pamuktan yapılmış yazsa bile giysilerimiz hala çok sayıda kimyasal madde içeriyor. Cildimiz, vücudumuzun en savunmasız parçalarından olduğu için giysilerimizdeki kimyasallar da dahil olmak üzere üzerine temas eden her şeyden etkileniyor. Ne olduğunu bilmediğimiz bu kimyasallar da sağlığımız için gerçek bir tehlike oluşturabilir.

Nasıl zararlılar?

Greenpeace'in Detoks Kampanyası için yaptığı bir araştırma, giysilerimizin üretim sürecinde toksin, kanserojen ve hormon bozucu etkileri olan 11 madde belirledi. Bu kimyasalların acilen yasaklanması gerekse de kullanılmaya devam ediyor.

Stockholm Universitesi’nin ‘Chemicals in Textiles’ raporundaki araştırmalar, pijamalarda bulunan bazı kimyasal maddelerin, bu pijamaları 1 gece giydikten 5 gün sonra idrarımızda bulunabileceğini göstermekte. Ek olarak, bu tehlikeli kimyasalları kullanan markalar uzağımızda değil. 20 farklı tekstil markasından (moda devleri dahil) test edilen ürünlerin %63'ünde bu kimyasalların bulunduğu biliniyor.

Bunun hakkında ne yapabiliriz?

  • Yeni giysileri ilk kez kullanmadan önce mutlaka yıkayın.

  • OEKO-TEX®, GOTS veya BLUESIGN® gibi kimyasal içerik sertifikası etiketine sahip giysileri satın alın.

2.2.jpg
2.1.jpg
2.3.jpg

3. Modanın Çevresel Etkisi

recycle-textiles-waste-big.jpg

Moda endüstrisi, petrol endüstrisinin hemen ardında, dünyanın ikinci en büyük kirleticisi. Ve endüstri durmaksızın büyüdükçe çevresel zararları da artıyor.

Su Kirliliği

Giysilerin üretildiği ülkelerin çoğunda, tekstil fabrikalarından gelen arıtılmamış toksik atık suları, doğrudan nehirlere boşaltılıyor.

Kurşun, cıva ve arsenik gibi toksik maddeler içeren atık sular, sudaki yaşamı ve nehir kıyılarında yaşayan milyonlarca insanın sağlığını tehdit ediyor. Bu kirliliğin doğrudan veya nehirler yolu ile denizlere ulaşarak tüm dünyaya yayılabilmesi mümkün.

Su kirliliğinin diğer bir ana kaynağı ise özellikle pamuk üretimi için kullanılan gübre kaynaklıdır. Bu da akış sularını ve buharlaşma sularını büyük ölçüde kirletir.

Bunun hakkında ne yapabiliriz?

  • Fabrikalar için daha sıkı çevre düzenlemelerine sahip ülkelerde yapılan kıyafetleri seçin. (AB, Kanada..)

  • Üretiminde mümkün olduğunca az kimyasal kullanılan organik elyafları ve doğal elyafları seçin.

uzun 2.jpg

Su tüketimi

Moda endüstrisinin su tüketimi

Moda endüstrisi önemli bir su tüketicisidir.

Tüm giysilerimizin boyama ve son haline getirme (finishing) işlemlerinde büyük miktarda temiz su kullanılmaktadır. Referans olarak, 1 ton boyalı kumaşın üretimi için 200 tona kadar tatlı su gerekebilir.

Ayrıca, pamuğun büyümek için ÇOK FAZLA suya ihtiyacı olmasına rağmen genellikle ılık ve kuru alanlarda yetiştirilir. Sadece 1 kg pamuk üretmek için 20.000 litreye kadar suya ihtiyaç vardır. Bu durum, su gibi kritik sınırlarda olan bu değerli kaynak üzerinde muazzam bir baskı yaratır ve pamuk üretiminden dolayı suyu tamamen boşaltılan Aral Denizi'nin çölleşmesi gibi çarpıcı ekolojik sonuçlara sahiptir (yukarıdaki resimlere bakın).

"Hindistan'ın tüm nüfusunun günlük su ihtiyacının% 85'i, ülkede pamuk yetiştirmek için kullanılan su ile eşit. Hindistan'da 100 milyon insanın içme suyuna erişimi yok." The Guardian'dan Stephen Leahy diyor.

Bunun hakkında ne yapabiliriz?

  • Keten, geri dönüştürülmüş elyaf vb. gibi düşük su tüketimi olan materyallerden üretilen ürünleri seçin.

4.1.jpg
4.2.jpg
4.3.jpg

Moda endüstrisinin mikrofiber kirliliği

Sentetik bir giysiyi (polyester, naylon vb.) her yıkadığımızda, yaklaşık 700.000 mikrofiber suya salınıyor ve okyanuslarımıza giriyor. Bilim insanlarının araştırmalarına göre, besin zincirin alt segmentlerindeki küçük balıklar tarafından tüketilen bu mikrofiberler besin zincirimize plastik böylece ekleniyor ve her segmentte daha çok birikerek vücutlarımıza giriyor. Daha fazla bilgi için #WhatsInyMyWash ve Stop! Mikro Waste.

Plymouth Üniversitesi tarafından yakın zamanda yapılan bir çalışma, sentetik elyaf giymenin plastik mikrofiberleri havaya saldığını da gösteriyor. Araştırmaya göre, bir kişi “kıyafetlerini yıkayarak yılda yaklaşık 300 milyon polyester mikrofiberi doğaya, sadece giysilerini giyerek 900 milyondan fazla polyester mikrofiberi havaya salabiliyor”.

Bunun hakkında ne yapabiliriz?

  • Doğal veya yarı sentetik elyafları seçin.

  • Giysileri yalnızca ihtiyacınız olduğunda yıkayın.

  • Giysileri daha düşük sıcaklıkta yıkayın (30ºC)

Atık Birikimi

Moda endüstrisinin atık sorunu

Giysiler açıkça tek kullanımlık hale geldi. Sonuç olarak, giderek daha fazla tekstil atığı üretiyoruz. Batı dünyasında bir aile her yıl ortalama 30 kg kıyafeti çöpe atıyor. 

Polyester gibi sentetik lifler plastik liflerdir, bu nedenle biyolojik olarak parçalanmazlar ve ayrışmaları 200 yıla kadar sürebilir. Giysilerimizin %72'sinde sentetik elyaf kullanılmaktadır.

Bunun hakkında ne yapabiliriz?

  • Daha az satın alın, daha kaliteli satın alın ve geri dönüştürün.

Kimyasal Bağımlılığı

Kimyasallar, giysilerimizin ana bileşenlerinden biridir.

Onlar, her giysimizin elyaf üretiminde, boyama, ağartma ve yıkama işlemleri sırasında kullanılırlar.

Pamuk yetiştiriciliğinde yoğun kimyasal kullanımı, büyük tatlı su ve okyanus suyu kirliliğine, toprak bozulmasına ve pamuk çiftçileri arasında hastalıklara ve erken ölümlere neden oluyor.

Sera Gazı Emisyonu

Moda endüstrisinin sera gazı emisyonları

Hazır giyim endüstrisi, küresel karbon emisyonlarının %10'unu oluşturmaktadır.

Küresel moda endüstrisi, her yıl satın alınan milyonlarca giysinin üretimi, üretimi ve nakliyesi sırasında kullandığı enerji nedeniyle çok fazla sera gazı üretiyor.

Giysilerimizin çoğunda kullanılan sentetik elyaflar (polyester, akrilik, naylon vb.) fosil yakıtlardan üretiliyor ve bu da üretimi doğal elyaflara göre çok daha enerji yoğun hale getiriyor.

Giysilerimizin çoğu, Çin, Bangladeş veya Hindistan gibi karbon emisyonları açısından en kirli enerji türü olan kömürle çalışan ülkelerde üretiliyor. 

Bunun hakkında ne yapabiliriz?

  • Yenilenebilir enerjiyle çalışan ülkelerde yapılan giysiler satın almaya özen gösterin.

5.1.jpg

4. İnsanlık dışı çalışma koşulları

Moda endüstrisinde çalışma koşulları

Bunu onlarca yıldır biliyoruz: Giysilerimizin çoğu işçi haklarının sınırlı olduğu veya hiç olmadığı ülkelerde üretiliyor. Hatta üretim tesisleri, daha ucuz işçilik maliyetleri arayışıyla, düzenli olarak yer değiştiriyorlar.

Şirket sahiplerinin "bu işçiler için hiç yoktan iyidir", "en azından onlara bir iş veriyoruz" dediklerini sık sık duyuyoruz. İstihdam sağladıkları doğru, ancak adaletsiz olsa dahi çalışmaktan başka seçeneği olmayan yoksul nüfusun haklarını istismar ederek elde ettikleri karı artırdıklarını da bir o kadar doğru. Avrupa Parlamentosu bile Asya'daki hazır giyim işçilerinin mevcut çalışma koşullarını tanımlamak için “köle işçi” (slave labour) terimini kullanıyor.

Bir ülkede çalışma koşulları iyileşirse, şirketlerin başka bir ülkeye taşınacağını biliyoruz. Tüketiciler bir değişiklik için baskı yapmazlarsa kurumsal dünyadan veya hükümetlerden pek bir şey bekleyemeyeceğimizi de bilmeliyiz.

Maaşlar

Moda endüstrisinde ücretler

Birçok moda markası, müşterilerini, giysilerini yapan işçilere "en azından yasal sınırlarda ücret" ödenmesi konusunda teminat altına almaktadır. Ama bu tam olarak ne anlama geliyor?

Her şeyden önce, birçok markanın asgari yasal maaşı bile ödemediği anlamına geliyor!

Dahası, imalatçı ülkelerin çoğunda (Çin, Bangladeş, Hindistan...) asgari ücret, yaşama ücretinin yarısı ile beşte birini temsil etmekte. Yaşama ücreti, bir ailenin temel ihtiyaçlarını (yemek, kira, sağlık bakımı, eğitim, vb.) karşılamak için ihtiyaç duyduğu asgari tutarı temsil eder. Yani özetle bu markalar, çalışanlarına bir insanın yaşamak için gerçekte ihtiyaç duyduğundan 5 kat daha az ödeme yapmakla övünüyorlar...

uzun 3.jpg

Sağlık ve Güvenlik Koşulları

2013 yılında Bangladeş, Dakka'da 1134 hazır giyim işçisi Rana Plaza'nın çökmesi ile öldürüldü. Bu, tüm moda endüstrisinin kabul edilemez çalışma koşullarını dünyaya gösterdi.

Çalışanlar maalesef genellikle güvenli olmayan binalarda, havalandırmasız alanlarda, zehirli maddeleri soluyorlar. Bu yüzden, tekstil üretim sahalarında kazalar, yangınlar, yaralanmalar ve hastalıklar çok sık meydana geliyor.

uzun yeni.jpg

Moda endüstrisinde çocuk işçiliği

Dünyada 168 milyon çocuk çalışmak zorunda kalıyor.

Moda endüstrisi düşük vasıflı işgücü gerektirdiğinden, çocuk işçiliği bu sektörde özellikle yaygın.

Örneğin, Güney Hindistan'da Sumangali programı kapsamında yoksul ailelerden 120.000 kız çocuğu çeyizlerini ödemek için cüzi bir ücret ve sonunda bir toplu ödeme karşılığında ortalama dört yıl boyunca bir tekstil fabrikasında çalışıyor. Kızlar modern kölelik olarak sınıflandırılabilecek korkunç koşullarda çalıştırılıyorlar.

Moda endüstrisinde Zorla Çalıştırma

Moda endüstrisinin tedarik zinciri boyunca birçok zorla çalıştırma vakası da rapor edilmiştir.

En kötü şöhretli örnek, dünyanın en büyük pamuk ihracatçılarından biri olan Özbekistan'da yaşanıyor. Her sonbaharda, hükümet bir milyondan fazla insanı normal işlerini bırakıp pamuk toplamaya zorluyor. Çocuklar da pamuk hasadı için seferber edilerek okuldan uzaklaştırılıyor.

Modanın sosyal ve çevresel etkisini nasıl azaltabiliriz?

1. DAHA AZ SATIN AL

En yeşil (çevreci)  giysi bile, üretimde kullandığı kaynaklar ve evinize taşınması için geçtiği yollar göz önüne alındığında çevresel olarak negatif etki oluşturur.

"Çevresel açıdan en sürdürülebilir ceket, halihazırda dolabınızda bulunan cekettir …”

- Patagonia’nın Baş Ürün Sorumlusu Lisa Williams

Yeni kıyafetler almanın bizi mutlu edeceğini düşünme eğilimindeyiz. Belki yaşam tarzımızın bazı temellerini yeniden gözden geçirmeliyiz.

2. SÜRDÜRÜLEBİLİR MARKALARDAN KIYAFET SATIN ALIN

Giderek daha fazla moda markası, üretimlerinin çevresel ve sosyal etkilerini hesaba katmaya başladı.

Size yalan söylemeyeceğiz: bu markalar hala sınırlı ve gardırobunuzu doldurmak için en yakın alışveriş merkezine gitmek daha kolay ve daha ucuz. Ancak sürdürülebilir giyim ürünleri talep edildikçe, daha fazla bulunabilir ve ulaşılabilir olacak - tıpkı 15 yıl önce organik gıda bulmakta zorlanırken artık günümüzde çoğu süpermarkette rahatlıkla bulabildiğimiz gibi.

Evet, fiyat açısından sürdürülebilir giyim, hızlı bir moda markalarına kıyasla (Mango, Zara, Primark ...) daha pahalı, ancak bu düşük fiyatların arkasında ne olduğunu artık biliyoruz...

Ancak unutmayalım, sürdürülebilir markalar, sadece etiketindeki marka için yüksek fiyatlar ödediğimiz giysilerden daha pahalı olmayacak.

3. DAHA İYİ KALİTE SATIN ALIN

Kıyafetler çok ucuz olduğunda kaliteyi önemsemiyoruz. Bu giysiler şeklini veya çekiciliğini kaybettiğinde yeni giysiler satın alıyoruz.

Kalitesiz satın alımları bırakırsak, markalar giysilerinin kalitesini artırmaya çalışacak. Aynı zamanda giysilerimizi daha uzun süre tutmamızı sağlayacak, bu da cüzdanlarımız ve çevre için en iyisi olacak.

4. KIYAFETLERİNİZİ ATMADAN ÖNCE İKİ KEZ DÜŞÜNÜN

Giysilerinizi normal çöp kutularına atmayın! Bunların çoğu sentetik, biyolojik olarak parçalanmayan elyaftan oluşuyor, bu da eski kıyafetlerinizin çöp sahalarında öylece birikmesine yol açıyor. Başka seçenekler de var:

- Onları onarmaya çalışın. Bazen biraz hayal gücüyle yırtık bir giysiyi onarabilir ve hatta yeniden tasarlayabilirsiniz.

- Kıyafetlerinizi arkadaşlarınıza, ailenize, komşularınıza verebilir veya hayır kurumlarına bağışlayabilirsiniz.

- Bazı giyim mağazaları kendi markalarından ve hatta diğer markalardan kullanılmış kıyafetleri geri alıyor, bunları takip edebilirsiniz.

- Bu giysileri tekstil geri dönüşüm kutusuna atın. Bu kutularda toplanan giysiler, yeni giysiler yapmak için geri dönüştürülebiliyor.

5. İKİNCİ EL SATIN AL, DEĞİŞTİR VE GİYSİ KİRALAMA

Yeni kıyafet satın almak yerine alternatif seçeneklere bir göz atın:

- İkinci el dükkanı: Bu yeni bir konsept değil! Dünyanın her yerinde ikinci el mağazaları bulabilirsiniz. Birçok web sitesi ve uygulama aynı zamanda en ucuzdan markalı kıyafetlere kadar her türlü ikinci el seçeneği sunar.

- Kıyafet takas edin: Bu tür girişimler tüm dünyada ortaya çıkıyor. Katılımcılar artık giymeyen kıyafetleri getirip kullanacakları kıyafetlerle değiştirirler. Bu, gardırobunuzu doldurmanın ekonomik ve çevre dostu bir yoludur. Bunu arkadaşlarınız arasında da düzenleyebilirsiniz.

- Kıyafet kiralama: Kıyafet kiralama da büyüyen bir sektör. Bu, özellikle uzun süre veya sıklıkla giymeyeceğiniz giysiler için (bebek veya hamilelik kıyafetleri, parti elbiseleri ...) harika bir seçenektir. Bazı şirketler, müşterilerin gardıroplarını sürekli yenilemelerine olanak tanıyan aylık bir ücret de sunar.


6. GEREKSİZ YIKAMAYIN

Giysilerimizi yıkamanın önemli bir çevresel etkisi vardır. Ortalama bir hane her yıl yaklaşık 400 makine çamaşır yıkıyor ve yaklaşık 60.000 litre su tüketiyor. Ayrıca yıkama suyunu ısıtmak ve kurutma döngüsünü çalıştırmak çok fazla enerji gerektirir. 

Kaynak:

https://www.sustainyourstyle.org/

https://truecostmovie.com/

https://www.s360.com.tr/Contents360

https://www.thegoodtrade.com/

https://goodonyou.eco/

Previous
Previous

PATAGONIA: BU CEKETİ ALMAYIN.

Next
Next

THE BODY SHOP: ORTALAMA KOZMETİK ŞİRKETİNİZ DEĞİL